Dünyada Neler Oluyor?
İçindekiler
ToggleVeri Koruma alanı ülkemizde ivme kazanan bir hızla gelişirken, dünya çapındaki yenilikler Kişisel Verileri Koruma Kurumu’nun (“Kurum”) radarında kalmaya devam ediyor.
Daha önce defaten karşılaştığımız örneklerden Kurum’un Avrupa Veri Koruma Tüzüğü (General Data Protection Regulation, “GDPR”) düzenlemeleri başta olmak üzere dünya gündemine ayak uydurduğuna ve hızlı hareket eden veri gizliliği dünyasının gereklerini yakalamaya çalıştığına şahit oluyoruz.
Dünya gündemini GRC LEGAL olarak yakından takip ediyor ve güncelden seçkileri bu içeriğimizle bilgilerinize sunuyoruz.
Aşağıda yer alan haberler 2023 Ekim-Kasım ayına aittir.
Birleşik Krallık’ın Çevrimiçi Güvenlik Yasa Tasarısı
Birleşik Krallık’ı “çevrimiçi olmak için dünyanın en güvenli yeri” haline getirmeyi amaçlayan yasa tasarısı, kraliyet onayını alarak yasalaştı. Ancak içeriği, özellikle şifreli mesajlaşma üzerindeki potansiyel etkileri nedeniyle tartışmalı durumda.
Yıllardır üzerinde çalışılmakta olan yasa tasarısı, teknoloji firmalarının platformlarını nasıl tasarlamaları, işletmeleri ve yönetmeleri/denetlemeleri gerektiği konusunda yeni yükümlülükler getirmeye çalışıyordu. Tasarının ele almayı amaçladığı belirli zarar kalemleri arasında reşit olmayanların çevrimiçi pornografiye erişimi, “anonim troller”, dolandırıcılık reklamları, mahrem deepfake’lerin rıza dışı paylaşılması, çocuk cinsel istismarı materyallerinin ve terörle ilgili içeriğin yayılması yer alıyor.
Her ne kadar yasa haline gelmiş olsa da çevrimiçi platformların Çevrimiçi Güvenlik Yasası kapsamındaki tüm yükümlülüklerine hemen uyum sağlaması beklenmiyor. Yasanın uygulanmasından sorumlu olan Birleşik Krallık telekomünikasyon düzenleyicisi Ofcom, uygulama kurallarını üç aşamada yayınlamayı planlıyor:
Birincisi, platformların terörizm ve çocuk cinsel istismarı materyalleri gibi yasa dışı içeriğe nasıl yanıt vermesi gerektiğini kapsıyor. Bu yükümlülüklerin nasıl yerine getirileceğine dair önerileri içeren ve 9 Kasım’da yayınlanan ek görüşte ise, yine ağırlıklı olarak çocukların çevrimiçi güvenliğinin önceliklendirildiği görülüyor.
İkinci ve üçüncü aşamalar, platformların çocuk güvenliği ve reşit olmayanların pornografiye erişimini önlemenin yanı sıra şeffaflık raporları üretme, dolandırıcılık reklamlarını önleme ve kullanıcılara gösterildikleri içerik üzerinde daha fazla kontrol sağlamak için “güçlendirme araçları” sunma konusundaki yükümlülüklerini kapsıyor. Çocuk güvenliği ile ilgili diğer yükümlülüklerle ilgili ek istişareler önümüzdeki baharda yapılacak. Ofcom, gelecek yılın sonuna kadar şeffaflık raporları üretmek gibi yükümlülüklere tabi olacak büyük veya yüksek riskli platformlar olan “kategorize edilmiş hizmetlerin” bir listesini yayınlamayı hedeflediğini ifade etti.
Yasaya aykırılık halinde, ilgili şirketler 18 milyon sterline (yaklaşık 22 milyon dolar) veya küresel yıllık cirolarının yüzde 10’una (hangisi daha yüksekse) kadar para cezası beklerken şirket sahiplerinin hapis cezası ile de karşı karşıya gelebileceği belirtiliyor.
Çevrimiçi Güvenlik Yasası için açıklama yapan Birleşik Krallık İçişleri Bakanı Suella Braverman, “Çevrimiçi Güvenlik Yasası’nın en güçlü koruma maddeleri çocuklara yöneliktir. Sosyal medya şirketleri, platformlarında meydana gelen korkunç boyuttaki çocukların cinsel istismarından sorumlu tutulacak ve çocuklarımız daha güvende olacak.”, “Nerede bulunursa bulunsun çocukların cinsel istismarı ile mücadele etmeye kararlıyız. Bu yasa ileriye doğru atılmış büyük bir adımdır.” ifadelerini kullandı.
Çevrimiçi Güvenlik Yasası Tartışmalar Yaratıyor!
Yasa, çocuk güvenliği savunucuları tarafından memnuniyetle karşılansa da şifreli mesajlaşma uygulamalarından Wikimedia Vakfı’na kadar çeşitli muhaliflerle tartışmalı bir mevzuat da oldu. WhatsApp ve Signal gibi mesajlaşma uygulamaları, Ofcom’un teknoloji şirketlerinden “kamuya açık veya özel olarak iletilmiş” çocukların cinsel istismarı içeriğini tanımlamasına izin veren ve şirketlerin uçtan uca şifreleme yeteneklerini ölümcül şekilde baltaladığını belirttikleri bir maddeye itiraz etti. Hizmet sağlayıcıları, bu kurallara uymaktansa Birleşik Krallık’tan ayrılmayı tercih edeceklerini öne sürdüler.
Bu arada Wikimedia Vakfı, tasarının çocukları uygunsuz içerikten koruma konusundaki katı yükümlülüklerinin, kullanıcıları hakkında minimum veri toplamayı seçen Wikipedia gibi bir hizmet için sorun yaratabileceğini söyledi.
GRC LEGAL Yorumu
Birleşik Krallık uzun zamandır yapım aşamasında olan bu yasa ile, çevrimiçi uygulamalarda çocukların güvenliği kapsamında içine bulunulan bu teknoloji çağı için kritik bir adım atmıştır. Bu tür yasaların uygulanmasında çocukları çevrimiçi risklerden koruma ve kötü niyetli içeriği sınırlama hedeflenmekle birlikte diğer yandan özel hayatın gizliliği kapsamında mahremiyet beklentisi olan uygulama ve haberleşme araçlarında sürecin hassas bir teraziye oturtulması gerekmektedir.
Kullanıcıların çevrimiçi platformlarda güvenli bir ortama sahip olmasının önemi, özellikle çevrimiçi işlenen ve çocuklara yöneltilen suçların tespiti ve bu suçlarla savaşılabilmesi için son derece önemli olsa da bu koruma faktörleri yerine getirilirken kişisel verilerin korunması gibi temel haklarının da gözetilmesi elzemdir. Bununla birlikte yasanın, getirdiği ciddi yaptırımlar ile güvenlik endişelerini gidermeye yönelik tam aksiyon beklentisi içinde olduğu söylenebilecek olup paylaşılması beklenen yeni yönlendirmeler ışığında uygulamanın nasıl şekilleneceği merak konusudur.
Meta x Reklamsız Abonelik
Meta, Kasım ayı itibariyle Avrupa, Avrupa Ekonomi Alanı ve İsviçre’de Instagram ve Facebook’un reklamsız abonelik sürümünü sunacak.
Meta’nın bu hamlesi, Avrupa’da yıllarca süren gizlilik davaları, yaptırımlar ve mahkeme kararlarının bir sonucu olarak geldi. Bu davalar Meta’nın artık hedefli reklamcılık için kullanıcıları takip etme ve profilleme amacıyla meşru menfaat talebinde bulunamayacağı bir durumla sonuçlandı. Meta şu an dava sonucunun aksine yasal bir dayanağı olmadan çalışıyor olsa da bu yaz, kullanıcılarının rızasına dayalı bir sisteme geçeceğini duyurdu.
Bölge Veri Koruma Yasası’na göre Meta’nın hedefli reklamcılık amacıyla izleme ve profilleme yapabilmek için kalan tek dayanağı kullanıcılardan açık rıza alması idi. Reklam devinin “bize ödeme yapın ya da izlenmeye devam edin” abonelik teklifiyle rıza almasının gizlilik savunucularını öfkelendirmesi bekleniyor. Çünkü Meta’nın sunduğu bu yeni model, “ya para ödeyin ya da gizliliğinizle ödeme yapın” seçeneği sunuyor.
Meta’nın blog yazısına göre Facebook ve Instagram hesapları için reklamsız abonelik ücreti web için 9.99 €/ay, iOS veya Android için ise 12,99 €/ay olarak planlanmış. Ayrıca 2024 Mart itibariyle kullanıcıların Hesap Merkezi’nde listelenen her hesabına web için 6 €/ay, iOS veya Android için 8 €/ay ek ücret ödemesi uygulanacağı belirtiliyor. Dolayısıyla Meta’nın reklamsız abonelik kullanma maliyeti, Meta’nın sosyal ağlarında birden fazla hesabı olanlar için hızla yükselebilir. Yalnızca tek bir Facebook veya Instagram hesabına sahip bir kullanıcı için bile reklamsız abonelik ücreti web kullanımı için 120 €, mobil kullanımı için 155 € üzerinde oluyor.
Meta’nın bu hamlesi, Avrupa Adalet Divanı tarafından verilen bir kararda yer alan eşdeğer bir hizmet için (diğer bir ifadeyle izleme ve profilleme içermeyen) “gerekli olması” halinde “uygun bir ücret” alınmasına izin verilmesine dayanıyor. Dolayısıyla Meta’nın yeni hamlesinin de “gereklilik” ve “uygun ücret” noktaları üzerinde değerlendirilmesi bekleniyor.
Meta’nın Avrupa Birliği’ndeki Avrupa Genel Veri Koruma Tüzüğü (General Data Protection Regulation, “GDPR”) baş regülatörü olan İrlanda Veri Koruma Komisyonu (Ireland Data Protection Commission, “DPC”) “Meta, kullanıcılara reklamlarla finanse edilen platform sürümleri ile ödeme karşılığında hedefli reklama maruz kalmayacakları abonelik sürümleri arasında bir seçenek sunan alternatif, rızaya dayalı bir model uygulama niyetini 27 Temmuz’da DPC’ye bildirdi.” açıklamasında bulundu. Meta’nın onay modeli başlangıçta Şubat 2024 olarak belirlendi, ancak DPC’nin yönlendirmesiyle bu tarih Kasım 2023’e çekildi. DPC, Meta’nın verileri işlerken kullandığı yasal dayanaklara güvenmediği için önceki bulgular ışığında değişikliklerin mümkün olan en kısa sürede platformlara uygulanmasını istedi.
Avrupa’daki diğer denetleyici otoritelere danışarak hareket eden DPC, Meta tarafından önerilen rıza temelli modelin ayrıntılı düzenleyici değerlendirmesini Facebook ve Instagram için Lider Denetim Otoritesi konumunda yürütüyor. Değerlendirmenin kısa sürede tamamlanması bekleniyor. Norveç Veri Koruma Otoritesi de bu abonelikle ilgili endişeleri olduğunu ve bu şekilde alınan iznin geçerliliği konusunda şüpheleri bulunduğunu ifade etti.
Meta’nın, GDPR’a uyma zorunluluğu yanında büyük platformların hedefli reklamcılık koşullarını belirleyen Avrupa Dijital Hizmetler Yasası’na (EU Digital Services Act, “DSA”) ve kişisel verilerin reklam amaçlı kullanımına dair sınırlamalar getiren Dijital Pazarlar Yasası’na (Digital Markets Act, “DMA”) ile de karşı karşıya kalması söz konusu.
Dolayısıyla Meta’nın abonelik veya izleme teklifinin geçerliliğine karar verilmesi ile ilgili yalnızca veri koruma otoritelerinin değil; aynı zamanda ilgili süreçleri denetleyen Avrupa Komisyonu’nun da dahil olması bekleniyor.
Meta, DSA’ya yaklaşımı konusunda Komisyon’un hedefinde; Avrupa Birliği’nin yürütme organı, geçtiğimiz günlerde Meta’dan İsrail-Hamas savaşından kaynaklanan içerik tehditleri ve seçim güvenliği konularındaki yaklaşımına dair daha fazla bilgi talep etti. Ancak AB’nin Meta’nın reklam izleme teklifine aynı yakın incelemeyi uygulayıp uygulamayacağını zaman gösterecek.
Meta ise, blog yazısında insanlara gizlilikleri için ödeme yapma ya da izlenilmeyi kabul etme seçeneği sunmasının “kullanıcılara seçim hakkı tanıyarak Avrupa düzenleyicilerinin gereksinimlerini dengelediğini ve Avrupa, Avrupa Ekonomi Alanı ve İsviçre’deki tüm insanlara hizmet vermeye devam etmesine izin verdiğini” ileri sürüyor.
Aboneliğin 18 yaş ve üzeri kişilere sunuluyor olması ise DSA ve DMA’daki çocuk verisinin hedefli reklamcılık için işlenmemesi gerektiği şartlarıyla nasıl uyum sağlayacağı konusunda soruları gündeme getiriyor. Meta, bu konu hakkında “Bu gelişen düzenleyici ortamda, gençlere nasıl kullanışlı ve sorumlu bir reklam deneyimi sunabileceğimizin yollarını araştırmaya devam ediyoruz.” diyor.
GRC LEGAL Yorumu
Dünya çapında popüler sosyal medya platformlarını çatısı altında toplayan, kullanıcılarını profillemesi ile sıkça gündeme gelen Meta’nın, Avrupa Veri Koruma Otoritesi (European Data Protection Board, “EDPB”) kararıyla rıza almadan hedefli reklamcılık yapmasının önü kesilmişti. Meta, ücretli abonelik seçeneği sunarak bu engeli aşmayı hedeflese de Meta’nın bu hamlesi, abonelik ücretini ödemeyecek olan kullanıcıların gizlilik beklentilerini tamamen yok etmektedir.
Özellikle dünya genelinde yaşanan ekonomik krizler düşünüldüğünde kullanıcıların ek hesapları da dahil Meta bünyesinde bulunan tüm hesapları için ödeme yapacak olması, makul olmamasının yanı sıra kullanıcıları ücretsiz sürümü kullanma yoluna da sürükleyeceğinden, kullanıcıların kendi iradeleriyle hedefli reklamcılık ve profillenme faaliyetini kabul ettiği yönünde bir dayanak oluştuğunu söylemek hakkaniyetli gözükmemektedir. Meta’nın bu uygulaması Komisyon tarafından GDPR’a uygun bulunsa dahi DSA ve DMA bakımından engellerle karşılaşacağı açıktır. Bu iki yasa her ne kadar Meta’yı hedefli reklamcılık konusunda yükümlülükler altına alıyor olsa da ücretli abonelik uygulamasının hayat bulması yasallaşmış gözüken bir gizlilik ihlalini de meydana getirecek ve ileride çok daha problematik bir noktaya evrilebilecektir.
The Data Act: “Veri Yasası”
Veri Yasası (“The Data Act”), Kasım ayında Avrupa Parlamentosu tarafından yapılan ve yasama sürecinin son adımını işaret eden genel kurul oylamasında büyük bir çoğunlukla resmen kabul edildi.
Metin Resmî Gazete’de yayımlandığında, 20 aylık bir geçiş dönemi başlamış olacak. Avrupa Komisyonu tarafından Şubat 2022’de önerilen düzenleme, Avrupa Birliği Veri Stratejisi paketinin bir parçası ve kabul edilecek son düzenleme olma özelliğini taşıyor.
Düzenleme, veri için tek bir pazar ortaya çıkarmayı amaçlayarak halihazırda yürürlükte olan Veri Yönetişimi Yasası’nın (“Data Governance Act”) yanı sıra bireyler ve işletmeler tarafından verilerin gönüllü olarak paylaşılmasını kolaylaştırmaya ve belirli kamu sektörü verilerinin kullanılmasına ilişkin koşulları uyumlu hale getirmeye odaklanıyor. Avrupa istatistiklerine göre endüstriyel verilerin %80’i hiç kullanılmamakta; Veri Yasası’nın ise daha fazla veriyi yeniden kullanıma sunması ve 2028 yılına kadar 270 milyar euroluk ek gayri safi yurt içi hasıla yaratması bekleniyor.
Teklife göre, Veri Yasası “Avrupa Birliği’ndeki bir ürün veya ilgili hizmetin kullanıcılarının, söz konusu ürün veya ilgili hizmetin kullanımıyla oluşturulan verilere zamanında erişebilmelerini ve bu kullanıcıların verileri kendi seçtikleri üçüncü taraflarla paylaşmak da dahil olmak üzere kullanabilmelerini sağlar.” Kısacası, bağlı ürünlerin ve ilgili hizmetlerin verilerini kimlerin kullanabileceğini ve erişebileceğini netleştirmek için yeni gereklilikler yaratmaktadır.
GRC LEGAL Yorumu
Veri Yasası, Avrupa Birliği’nde veri yönetimi konusunda önemli değişikliklere yol açacak ve bu alanda bir standardizasyon sağlamayı amaçlayacak gibi görünüyor. Avrupa’da veri için tek bir pazar oluşturulmasının başarılması halinde şu anda farklı ülkelerde geçerli olan veri yönetimi kuralları ve standartları arasındaki uyumsuzluk azaltılabilir ve işletmeler için daha tutarlı bir ortam sağlanabilir.
Ayrıca kullanıcıların bir ürün veya hizmetin kullanımıyla oluşturulan verilere erişim ve bu verileri kendi seçtikleri üçüncü taraflarla paylaşma konusunda kontrol sahibi haline getirilmesi veri kullanımının daha şeffaf ve kullanıcı dostu hale getirileceği yönünde umut verici bir gelişme. Ancak gönüllü veri paylaşımını destekleyen ve kolaylaştırılan yenilikçi mezuatta dikkat edilmesi gerekilen en önemli noktalardan birinin de kişisel gizliliği koruma ihtiyacı olduğu gözden kaçırılmamalı. Veri Yasası’nın etkilerini tam olarak değerlendirmek için geçiş dönemini beklemek doğru olacaktır.
YouTube x Reklam Engelleme
Gizlilik savunucuları YouTube’un reklam engelleyici kısıtlamalarının Avrupa Birliği’nin çevrimiçi gizlilik yasalarını ihlal ettiğini iddia ediyor.
YouTube reklam engelleyici kısıtlamalarını sıkılaştırırken Avrupa Birliği’ndeki gizlilik savunucuları hükümetlerin resmi düzenlemeleriyle bu kısıtlamalara dur denilebileceğini öne sürmekte. Gizlilik Uzmanı Alexander Hanff, Ekim ayında İrlanda Veri Koruma Komisyonu’na (Irish Data Protection Commission, “DPC”) şikâyette bulundu. Hanff şikayetinde YouTube’un reklam engelleyici tespit sisteminin gizliliği ihlal ettiğini ve Avrupa Birliği yasalarına aykırı olduğunu ileri sürdü.
Reklam engelleyici tespitine karşı mücadele yeni bir şey değil ancak YouTube’un reklam engelleyicilerini durdurmak için harcadığı küresel çaba konuyu tekrar gündeme getirdi. The New York Times’a göre YouTube gibi siteler sayfada herhangi bir şeyin değişip değişmediğini kontrol eden bir JavaScript kodu indirerek veya bir reklamın yüklenmesi için gereken öğelerin engellenip engellenmediğini tespit ederek reklam engelleyicileri algılayabiliyor.
YouTube Haziran ayında reklam engelleyicileri deneme amaçlı küçük çaplı kısıtlamalara başlamışken sonrasında The Verge’e açıklama yaparak şirketin çabalarını arttırdığını doğruladı. Bu reklam engelleyici kullanan daha fazla kullanıcının platformda video izleyemeyecekleri anlamına geliyor. Bu durumda YouTube, videoyu göstermek yerine kullanıcıları YouTube’da reklamlara izin vermeye veya YouTube Premium’a abone olmaya teşvik eden bir istem görüntülüyor. Wired tarafından yayımlanan bir raporda kullanıcıların YouTube kısıtlamalarından etkilenmeyen bir reklam engelleyici aradığı ve reklam engelleyicilerin rekor sayıda hızla indirilip kaldırıldığı belirtiliyor. YouTube ise reklam engelleyicilerin platformun hizmet şartlarını ihlal ettiğini ve içerik oluşturucuların reklamlardan gelir elde etmesini engellediğini ileri sürüyor.
Hanff ilk defa 2016 yılında reklam engelleyici tespit araçlarının kullanımıyla ilgili olarak Avrupa Komisyonu’na (“Komisyon”) başvurdu. Komisyon yanıt olarak, reklam engelleyicileri algılamak için kullanılan komut dosyalarının, web sitelerindeki çerezler gibi bir kullanıcının cihazındaki bilgileri saklamadan veya bunlara erişmeden önce kullanıcıdan izin almasını gerektiren bir kural olan ePrivacy Direktifi Madde 5.3 kapsamına girdiğini doğruladı.
Komisyon o dönemde: ” Madde 5.3 kendisini çerezler gibi belirli bir bilgi veya teknoloji türüyle sınırlandırmamaktadır. Madde 5.3, kullanıcıların reklam engelleyicileri yükleyip yüklemediğini veya kullanıp kullanmadığını tespit etmek amacıyla komut dosyalarının web siteleri tarafından kullanıcıların terminal ekipmanında depolanmasına da uygulanacaktır.” cümlelerini kullanmıştı. Ancak bunun web sitelerinin reklam engelleyicileri nasıl tespit ettiği üzerinde anlamlı bir etkisi olmuş gibi görünmüyor. Avrupa Komisyonu, 2017 yılında gizlilik yasasına ilişkin önerilen reformda web sitesi sağlayıcılarının kullanıcının onayı olmadan bir reklam engelleyici kullanıp kullanmadığını kontrol edebilmesi gerektiğini belirterek tutumunu tersine çevirmiş gibi görünüyordu.
Hanff, YouTube’un reklam engelleyici kısıtlamasına karşı çıkan tek savunucu da değil. Alman dijital haklar savunucusu ve Avrupa Parlamentosu üyesi Patrick Breyer, Mastodon’da şöyle yazıyor: “YouTube bizi reklam engelleme karşıtı bir duvarla gözetim reklamcılığına ve takibe zorlamak istiyor.” Breyer ayrıca Avrupa Komisyonu’na ePrivacy Direktifi kapsamındaki reklam engelleyici tespit sistemlerinin yasal olup olmadığını sorduğunu da belirtiyor.
YouTube sözcüsü Christopher Lawton, Hanff ve Breyer’ın meydan okumasına, geçen ay The Verge’a verilen aynı açıklamayı tekrarlayarak yanıt verdi ve YouTube’un reklam engelleyicileri çökertmek için küresel bir çaba başlattığını belirtti. Lawton, şirketin ” DPC’den gelecek her türlü soru veya sorgu konusunda tam iş birliği yapacağını” da sözlerine ekledi.
Eğer Avrupa Komisyonu, YouTube’un reklam engelleyici tespit sisteminin AB’nin ePrivacy Direktifi’ni ihlal ettiğine karar verirse, Komisyon platforma bir para cezası verebilir ve özelliği değiştirmeye zorlayabilir. Komisyon’un Hanff’ın meydan okumasına nasıl yanıt vereceği şu aşamada belirsiz, ancak muhtemelen Amerika Birleşik Devletleri’ndeki kullanıcılar için mevcut sistemde herhangi bir değişiklikle sonuçlanmayacaktır.
Şu an için Hanff geri adım atmıyor. “Gizlilik ve veri koruma haklarının daha güçlü bir şekilde korunması için neredeyse yirmi yıldır savaşıyorum.”, “Eğer YouTube, cihazlarımıza casus yazılım yüklemeye devam etme konusunda başarılı olabileceklerini düşünmeye devam ederse, ben de onları devirmeye çalışacağım.” diyor.
GRC LEGAL Yorumu
Reklamlar, birçok internet kullanıcısının gözetim reklamcılığına ve profillemeye maruz bırakılmasına sebebiyet verirken; YouTube gibi pek çok sosyal medya platformun gelirlerinin kayda değer bir bölümünü oluşturuyor. Söz konusu menfaat çatışması ise gizlilik uzmanlarının dikkatini çekiyor.
Komisyon’un reklam engelleyicileri tespit etmek için kullanılan komut dosyalarının kullanıcıların önceden vereceği onaya tabi tutulacağını doğrulması (ePrivacy Direktifi madde 5.3) üzerine YouTube’un bu uygulamaya yönelik nasıl bir karar vereceği merak konusu haline geldi.
Komut dosyalarının aynı şekilde kullanımına devam edilmesi halinde ePrivacy Direktifi’nin ihlal edilmesinden hareketle YouTube’ın çarptırılabileceği olası para cezasının ise caydırıcı olması gerektiği çok açık. Her halükârda, Avrupa Birliği sınırları içerisinde birtakım önlemler alınsa dahi Amerika Birleşik Devletleri gibi kapsam dışı ülkelerdeki kullanıcılar için sistemde herhangi bir değişikliğe gidilmeme tehlikesi de bulunuyor.
- Etiketler:
- Dünyada Neler Oluyor